Yıllar sonra çocukluğumun geçtiği o ara sokakta yürüyorum.
Mavi kapılı, kocaman bahçeli, müstakil evimiz ve tüm anılarım çarpıyor gözüme.
Dar kıvrımlı yolda heyecanım ve yılların özlemi ile ilerliyorum. Sokakta
oturmuş beni dikizleyen şaşkın gözlere inat demir kapıyı aralayıp içeriye
geçiyorum.
Etraf sonbaharın tüm izlerini taşıyor. Babamın günlerce
uğraş verip diktiği tüm meyve fidanları kocaman ağaç olmuş. Evin boyası hala
aynı, duvara kazınmış ismimi görüyorum, sonra kömürlüğün içindeki kırmızı
patlak plastik top, hemen yanında kapkara olmuş bir defter içinde benim yazım.
Ne çok zaman oldu oysaki ama hala duruyor her bir tarafta izlerim. Hiçbir
ayrıntıyı kaçırmak istemiyorum. Heyecanlı bir aşk filmi izlercesine
kaptırıyorum kendimi geçmişimin filmine.
Arka tarafta küçük bir ara vardı; aklıma geliyor, gelmişken
görmeden geçmek istemiyorum.
Ağaçların arasından süzülüyorum. Sonbahar ile
dallarından ayrılıp yere düşen yapraklar, adımlarımın etkisiyle sessizliğini
bozuyor. Arka duvar iyice harabe olmuş. Ne de çok atlamıştım üstünden saklambaç
oynarken.
Annem çok kızardı, yıkılır diye korkardı. Benim açamadığım
hasarı zaman açmış...
Bu duvarın tam köşesinde kocaman bir yarık vardı, bir gün
yine burada oynarken kedi sesi duymuştum. Tamda o araya sıkışmış, çıkmak için
uğraşıp duruyor ama çıkamıyor yavru, minnacık bir kedi. Kalbi korkudan küt küt
atıyor, zarar vereceğimi düşünüyor bir türlü bana gelmek istemiyordu. Elimi
tırmalamasına rağmen, canım acıya acıya devam ettim kurtarmak için. Neticede
kurtarmış, üstüne bir de karnını doyurmuştum kim bilir belki de ölmüştür şimdi.
Artık gitme vakti deyip bahçeden çıkmaya hazırlanırken
çocukluğum beni bırakmıyor. Altı basamaklı merdivenleri çıkıp balkondaki
duvarın üstüne oturup gökyüzüne bakıyorum. Ne akşamlar geçirmiştim burada
ayışığı altında, yıldızlı gökyüzü manzaramla ne sevinçler ne hüzünler
yaşamıştım. İlk romanımı da burada okumuştum. Tam da bu balkonda. Mutluluğumu,
neşemi, hüznümü, çocukluğumu ve anılarımı sığdırdığım evin balkonuna uzun zaman
sonra gelmenin duygusallığıyla gözyaşlarımı özgür bıraktım. Umutlarım vardı o
zaman gerçekleşmeyen... Şimdilerde Deren’e devrettiğim ve gerçekleşsin
istediğim umutlarım.
Sen hep beni burada bekle çocukluğum tam burada, ben seni
özledikçe gelip göreyim, hasret gidereyim. Zamanın koridorlarından geçerken bıraktım
artık çocukluğumun elini, kırmızı patlak topuma bir el salladım, belki de
gözüme çarpmayan bir sürü iz vardı hala hepsinden özür dileyerek, yüzüme esen
ılık rüzgâra bıraktım. Hoşça kal çocukluğum...
Nefis
YanıtlaSil