Öyle mız mız bir
çocuk değil aslında Deren. Aksine çabuk ikna olabilen, anlayışlı bir yapısı
var. Geçen gün kahvaltıdan sonra biraz dolaşmak istedik. Dışarısı baharın
efsunlu havasına ayak uydurmaya çalışıyor, bulutların arasına saklanmış olan
güneş arada bize göz kırpıyordu. Rüzgârın tatlı esintisiyle biraz yürüyüş
yaptık, ama bu keyfi tadında bırakma taraftarı olduğum için "Eve dönelim
annecim" dedim Deren'e.
"O zaman önce markete gidelim" dedi. Kabul
ettim.
Markete girdik. İçerisi kalabalıktı.
Gördüğü her şeye sarılıyordu. "Olmaz" dedim,
"yalnızca bir hakkın var."
Yüzünü asıp, dudaklarını büzdü.
"Burada almak istediklerinin birçoğu evde var
zaten."
Sustu. Etrafı bir dedektif edasıyla süzdü önce, sonra
eli süt dilimine uzandı.
"Evde var anneciğim"
Düşünür gibi yaptı. Birden yanındaki balonlara baktı.
Kırmızı bir balona sevinçle sarıldı. Yüzüne yayılan
mutluluk öylesine tatlıydı ki, görmeliydiniz.
"Ufacık şeylerden mutlu olmayı
öğrenmelisiniz" sözünün kanıtı gibiydi mutluluğu.
Büyüdük
çe istekler de büyüyor insanlarda. Küçükken tek bir oyuncak ile sevinip sevinç
çığlıkları atarken büyüyüp zaman geçtikçe yetmiyor bunlar mutlu olmamıza.
Hangimiz küçükken tek balonla sevinmedik ki? Peki, hala aynı mıyız? Bence
değiliz mutsuz olmak için hep bir bahane üretiyor ve negatif olmak için
uğraşıyoruz. Çünkü daha fazla hep daha fazla istiyoruz. Doyumsuz bir ruh
gördüğüm zaman kaçasım geliyor ondan. Kendi ruhumla da çok savaşlarım oldu -ki
hala da oluyor.- En içten haliyle şükür
diyebilen insanları ya da en samimi şekilde ufacık
şeylerden mutlu olan insanları gerçekten seviyorum. Mesela sevgililer gününde
erkek arkadaşı gümüş kolye aldığı için kız arkadaşlarına dert yanıp ‘’keşke
altın’’ olsaydı diyen, bunu tüm ciddiyetiyle söyleyen, bunun için mutsuzluğunu
dile getiren bir bayandan o anda soğuyabiliyorum. Anlamaya çalışmıyorum, zira
bu çıkar ilişkisi benim gözümde. Bir insan sağlıklıysa, karşılıklı çıkarsız
sevgi saygı içindeyse, ruhu büyüdükçe
aslında küçülmesi gerektiğini biliyorsa -mütevaziliktir kastım- o insan zaten mutlu olmak için birçok neden
bulur kendine.
Deren’im ufacık balondan mutlu olan kalbinin
mütevazılığı dilerim hayatın boyunca senin peşini bırakmaz.
Bu dünyada yaşayıp nefes alacaksın ama mutlu olmak için
kendi dünyanı yaratıp sınırlarını koyacaksın ‘’Sınır koymazsan işte o noktada
doyumsuzluk başlayacak’’ Sen sınırını hep bil meleğim.
İnsan her yerde insandır. Bir çadırda yaşayan da bir
sarayda oturan da insandır. Eğer özünde soyluluk yoksa dünyanın tacını da giyse
yine de çıplak kalır.
Biliyorum meleğim çok küçüksün, nefes aldığın sürece
elbette büyüyeceksin ve yazdıklarımı okuduğun zaman anlayacaksın. Bunun için
yazıyorum zaten, bir fotoğrafa baktığın zaman nasıl geçmişi hatırlayıp gözünde
canlanıyorsa anılar, belki yazdıklarımı okuduğun zaman yaşadıklarımızdan bir
kare gelir aklına. O an hissettiklerimi merak edersin ve “iyi ki yazmışsın anne”
dersin. Hayatın hızına ve ritmine karşı gelecekte okuyup, beni anlamana
yardımcı olur yazdıklarım belki de kim bilir.
Dilerim sen bu anlattıklarımı hayatın boyunca yaparsın
ve mutluluğu malda mülkte değil kendi içinde yakalarsın. Ben de bunun için
uğraşıyorum.
Bu arada bugün bana ufacık şeylerden mutlu olabilmeyi
hatırlattığın için sana teşekkür ederim. Ufacık bedeninle bana neler
öğretiyorsun bir bilsen…
Seni Seviyorum Meleğim.
Merhaba canım uzun zaman oldu.derenim büyümüş benimde kızım çok hastaydı... Çok iki yıl yıktı bizi ama şimdi iyiyiz. Sana ve derenime opucukler
YanıtlaSilSeni çok merak ettim inan ki.Kızına çok geçmiş olsun ama tekrar iyi olması beni çok mutlu etti.Keşke ulaşabileceğim farklı bir alternatifim olsaydı sana.Bende eski blogumu kapattıktan sonra uzunca süre yazmaya ara verdim.Hala çok acemiyim blog konusunda ne nasıl oluyor bilmiyorum:( üye yeri nerede onu da bilmiyorum ama biraz kurcalayacağım öpüyorum seni ve meleğini
SilCanım üye yerin yokmu bulamadım
YanıtlaSilİzleyici gadgedi için:
YanıtlaSilkumanda paneli - yerleşim- gadged ekle-diğer gadgedler-izleyici butonu şeklinde takip edebilirsin..
Artık kaybetmiyelim bir birimizi canımm öpüyorum...